4 Ağustos 2011 Perşembe

Elif deyip geçme



Etimolojik yapısı itibariyle elif, tanışmak, kaynaşmak, sevmek, cana yakın

olmak, dostlukta bu-lunmak anlamlarına gelen “ülfet” ile, bir şeyin müteaddit

unsurlarını bir araya getirmek, ara-sını bulmak, imtizaç ettirmek anlamındaki

“te’lif’ mastarlarının türediği “e-I-f’ kökündendir. Elif, alfabenin ilk harfi olduğu

gibi diğer harflerin de sebebi ve kaynağıdır. Hatta İbn Muklâ‘nın ka-ligrafi

sistemine göre, bütün diğer harfler “elif” şeklinde yazılmalıdırlar. Buna göre

diğer harflerin hep-si “elif” harfinin değişik kıvrımları şeklinde yazılmasıyla

meydana geldiğinden, o tüm harflerin aslı veesası durumundadır. Elif gerek

yazılışındaki incelik ve zerafet şeklinden ve hat sanatının özelliklerinden,

gerekse taşıdığısembolik anlamlardan hareketle Türkçemizde çeşitli mazmunlara

ve zarif nüktelere kaynaklık yapmış-tır. Birçok deyimler “elif’ ile ifade edilmiştir:

“Elif’ ten yâya kadar” deyimi baştan sona kadar okumak,bilmek ve öğrenmek;

“Elifi görse mertek sanır” deyimi de okuma yazma bilmeme ve cehalet anlamı-na

gelir. “Elifi elifine” aynen, tıpatıp uygunluğu ifade için kullanılır. Tarikatlarda bir

kısım tarikat eşyaları elifle yapılmış isimler taşır. Mesela tarikat ehlinin kullandığı

birtür başlığa “elifi tâc” denmektedir. Bu deyimin geçtiği Üsküdarlı Razî’ye ait

dörtlük şöyledir: “Başta elifi tâcı Kendi başların tâcıTarîk-i Nakşiyye‘den

Gözlerin Hallac”Bektaşîlerin giydikleri yeşil çuhadan yapılmışbaşlığın adı ise

“Horasanî elifi tâc”dır. Eskiden çocuk yaşta tahta çıkan padişahlarıncülûs

merasimleri sırasında alnına bir elif çekmekâdetti. Bu âdet daha sonra halk

tabakasına da kay-mış ve akıllı, güzel çocukların alınlarına nazardankorumak

gayesiyle elif çekilirdi. Bu deyim aynı za-manda, Enderunlu Vasıf’ın, “Ah bir elif

çekti yine ca-nan bu gece” mısraında olduğu gibi aşığın sinesine aşkyarası

açmak manasında da kullanılmıştır. Çok eskiden beri hemen her alfabedeki

harflerin ra-kam olarak birer karşılığının bulunduğu, yani harflerinaynı zamanda

rakam yerine de yazıldığı bilinmektedir. Elif ister harf, ister sayı olsun daima dik

yazılır.Bu özelliği uluhiyetten ubudiyete gelen fuyuzat içinalıcı bir anten,

ubudiyetten uluhiyete yükselecekdua ve niyazlar için yükseltici bir işaret

(amplifi-katör)tir. Yine bu özelliği ile mirac sırrının ve “sı-rat-ı müstakim”in de

sembolüdür. Allah ve Ahadisimlerinin ilk harfi olduğu gibi evvel, ahir, ezelve

ebed sıfatlarının da ilk harfi olan “elif”, evvelile ahiri, ezel ile ebedi Ahadiyet

çizgisinde birleş-tiren semboldür. Öte yandan tasavvuf geleneğinde elif, “Al-

lah” ın “Bir”liğini ifade eden bir “Vahdet” sem-bolüdür. Buna göre bütün harfleri,

onların sebe-bi ve kaynağı olan elifte görmek, bütün varlıkla-rı “Ahad” (Allah)’

da görmek demektir. Çünküelif harflerin evveli olduğu gibi Allah da

bütünvarlıkların evvelidir. Böylece elif Yüce Allah’ın,varlığının ezelde bidayeti,

ebedde nihayeti olma-yan, O’nun “Evvel”, “ Âhir”, “Zâhir” ve “Bâtın”olan

yegane “BİR” olduğunu ifade eder. İşte buyüzden elifi bilmek her şeyi bilmek

demek olu-yor. Bu anlayışı Yunus şöyle dile getiriyor:“Dört kitabın manasıBellidir

bir Elif’teSen Elifi bilmezsenBu nice okumaktır.”Şu halde Elifi yani Allah’ı bilmek

her şeyi bil-mek demektir. Elif, “Bir” olduğu için her şeyinkaynağıdır. Çünkü

“kesret”, “bir” den geliyor.Bu bakımdan tasavvuf edebiyatımızda Allah is-minin

yerine remz olarak daima “Elif” harfi kulla-nılmıştır. Mim de Hz. Muharnmed’in

remzi ol-muştur. Şair şöyle der: “Elif Allah aşkıdır gönlümde mihmânım be-

nim.Mim Muhammed mürşidim, hem canda ca-nanım benim.” Bir başka beyti de

şöyle: “Elif Allah yeter bana neylerim ağyarını Mim meramım başka değişmem

cihan gül-zârını.” Burada geçen “cihan gül-zârı”, Allah’tan baş-ka her şey,

dünya ile alakalı nimetleri; aşk da yi-ne “mim” harfi ile ilişkili olan Hz.

Muhammed’inaşkını ifade eder. Çünkü Hz. Muhammed, Habi-bullah (Allah

sevgilisi)’dır. Al-i İmran Suresi, 31.ayette şöyle buyrulur: “De ki: Allah’ı

seviyosanızbana uyun ki Allah da sizi sevsin...” Görüldüğügibi bu ayette Hz.

Muhammed’in Allah’ın sevgİ-sinde bir kriter olduğu bildirilmektedir. Yine

Yunus’tan başka bir dörtlük: “Elif okuduk ötürüPazar eyledik götürüYaratılanı

hoş görYaratan’dan ötürü.” Bu tasavvuf şairinin elifin sırrını bu dörtlüsün-de ne

kadar güzel dile getirdiğini anlamak, arifolanlar için herhalde güç olmasa gerek.

Bilindiğigibi “elif” harfi ötürü okunduğu zaman “O”olur, yani Türkçemizde üçüncü

tekil şahsı göste-ren “O” zamiri meydana gelir. “O” zamiri yalınhalde ve tek

başına kullanıldığı zaman Allah ismi-nin yerini almış olur. Türkçedeki “O”

zamiri,Arapçadaki “hu” zamirinin karşılığıdır. O yüzdenelifi ötürü okumak demek

“hû” zikrini diline virdetmek demektir. Kısaca “elif’ deyip geçme. Elif’in manasını

birkere anladık mı bu yeter. Çünkü elif çok derinmanalar ihtiva eder; o İlham

kaynağıdır. Maddîve manevî âlemlerin tümü onda gizlenmiş. Öyleki, elif uğrunda

nice Hak aşıkları yanmışlar, tutuş-muşlar, hatta kellelerini dahi seve seve

vermişler-dir. Türklerin elinde EIif, hem çiziIiş güzelliği ilebir sanat şaheseri

veçhesine büründü, hem dilin-de doğruluğun ve dürüstlüğün simgesi, hem

deTürk kızlarının inceliğini, zarafetine remzedenmilli bir ismi olmuştur. EIif’in

doğruluğun simge-si olduğunu göstermesi açısından, dünyaya ser-zenişte

bulunan Nesîmî’nin şu beyti güzel bir ör-nektir: “Aslı denîdir dünyanın zatında

yoktur elif, Terkibine gel bak ânun şol ya vü nûnü dâli-ne.” Gerçekten de

“Dünya” kelimesinin kökü olanve alçak anlamına gelen “deni” kelimesinin herüç

harfi de eğri büğrüdür, içinde “elif” yani doğ-ruluk yoktur. Esasında Arapça bİr

kelİme olan elif, Yu-nus’un dil laboratuarında Türkçeleşmiş ve Yu-nus’tan sonra

gelen Türk şairlerinin şiirlerinde ta-mamen Türk’ün hayat ve sanat dünyasına

yerleş-miştir. Aşağı yukarı bütün Türk şairleri elifi şiirle-rinde fevkalade

kullanmışlardır. Bu arada Karaca-oğlan’ı hatırlamamak mümkün mü? Ve o mızra-

bını, sazının tellerine vururken, kalbinden gelenilâhî aşk nağmeleri, dudaklarının

ucundan şöyledöküldü: “İncecikten bir kar yağarTozar Elif Elif diyeDeli gönül

abdal olmuş Gezer Elif Elif diye.” Öte yandan hat sanatının en zevkli süsleme örnekleri

adeta Eliflerle içiçedir. Türkülerde, manilerde “Elif”; vuslatına erilemeyen yoluna

canlar fe-da sevgilinin güzelliği karşısında gönülden gözlere uzanan ışıktır...

Divan edebiyatında selvi misal bir endam halinde övgülere konu olur.Seyyid

Nesîmî’den dinliyoruz: “Kâmetüne elif deyen gör ne uzun hayâl iderHer ki diler

visâlini arzû-yı muhâl ider.” Bu sırra mahrem olanlardan biri de Tameşvarlı Âşık

Hasan olmalı: “Elif Hakk’a giden yoldurCim ararsan dal bizdedirBiz de Mevlâ’nın

kuluyuzOtuz iki dil bizdedir.” Pir Sultan Abdal’da EIif, “ârif olanın anladığı” dilden

konuşur: “Hak’dan emir oldu dünyaya geldim. Gözüm açtım mâil oldum ol burca

Ârif oldum Hak kelâmın söyledim Elif kaddim, dal yazıldım ol burca...”Şair

padişahlardan Kanuni, güzellik unsurları arasında Elif’i muhibbî di-lince söyler:

“Cim zülfün elif kâmet’ü mim ol demeninLîk yok nâm ü nişânı o dehenden

sühenin.” Türk edebiyatının mısra hazinelerinde elifle başlayan nice söz ve

manaincisi, geçmiş zamanın aynasında bize bir dost gülüşü gibi ışıldar.

Manilerde de his ve mana unsurunun yanına mizah ve neşe katılır, elele Elif’i

konuşurlar, Elif’i söylerler: “Elif’im var Mim‘im varYeraltında kimim var?Kitap getir

el basamSenden gayri kimim var?” Kerkük Türklerinin mani söylemedeki

ustalıkları bir başka: “Elif menem, dal menem Zülfün elden sal manam.” Öyle

görünüyor ki EIif”i bitiremeyeceğiz... İyisi mi biz sözü yine Yu-nus’a bırakalım.

Sözün özünü yine o söylesin ve böylece onunla Elif’e nok-ta koymuş olalım:

“Dört Kitabın manasınBellidir bir Elif’teSen Elif dirsin hocaManası ne dimektür?

...Ve: “Bir elif tahsil edenMünezzehtir ilimden.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder